1 Mart 2008 Cumartesi

Four men and one soul, Joy Division


Joy Division...
Penceresi olmayan bir odada kapının altından ışığın sızması gibidir. Şehrin ortasında, kalabalığın arasında savrulurken güzel bir koku duymak gibidir. Yaşadığın karanlık köşeleri düşünüp kendine acımak gibidir.Yaşanan daha karanlık köşeleri düşünüp, başını kaldırıp göğe bakmak gibidir.

Joy Division kontrolünü kaybetmemek ve kontrollü bir şekilde aklını yitirmek gibidir.
Sessiz ve sakince patlamalar yaşamak gibidir.
Uçurumun kenarından durup, aşağıya değil yukarıya bakmak gibidir.

Joy Division Nazi kamplarındaki genelev benzeri yerlere verilen addır. Evet, mutluluğun bölünüp parça parça edildiği bir yerin adıdır. 2 kelime bazen hem çok şey çağrıştırabilir, hem de çok şey anlatabilir.

Joy Division 4 kişiden kurulu bir Post-punk grubudur. Yaptıkları hiç bir şeyde ticari amaç gütmediklerine inandığım bir gruptur. Sanayi devriminin ağır yıkımlarıyla boğuşan Manchester'da 70li yılların sonunda devrim niteliğinde bir punk sahnesi vardı. Bu sahnenin en etkili ve en gri ismi Joy Division'dır. Bu 4 kişi gerçek anlamıyla bir gruptur, birbirlerinden bağımsız düşünülemezler. Ben düşünemem. Hepsi 20li yaşlarında olmasına rağmen pek çok insanı pek çok düşünceyle başbaşa bırakabilecek şarkılar yapmayı becermişlerdir. Enstrumanlarını bile doğru düzgün çalamazken , sanırım asla kimsenin anlamayacağını düşündüğünüz bir şey anlattığınız zaman gelen sevinç benzeri bir duyguyla çok, daha çok çalışmışlar ve Joy Division olmuşlardır.

Joy Division belli ritimlerin ve rifflerin tekrarlanmasıyla oluşturur şarkılarını. Sözlerden sorumlu kişi Ian Curtis'dir. Curtis ceplerinde her zaman 2 kere duymak isteyeceğiniz sözlerle dolaşan gerçek bir yazar ve şairdir. Joy Division şarkıları parlak ve gösterişli şarkılar değillerdir. Kuşlara yem atarken, papatyaları koklarken, ufacık bir çocuğa sarılırken Joy Division dinlemek istemezsiniz.

Joy Division'ı dinleyen ve anlayan kişilerin başında Martin Hannett gelir bana sorarsanız. Unknown Pleasures her ne kadar rahatsız edici bir albüm olsa da ve her ne kadar Joy Division soundunu farklı yerlere götürse de önemi tartışılmaz bir albümdür. Martin Hannett onları dinlemiş ve onlar için müthiş ve olabildiğine ambient bir ortam yaratmıştır. Joy Division da Martin'e ilham vermiş ve denenmemiş yeni sesler ve yeni efektler ortaya çıkmıştır.

Hem naif hem yıkıcı, hem yenilikçi hem muhafazakar, hem yakıcı hem yapıcı.. Her şeyi onlarda buldum.Kaybetmemek istiyorum. Ama paylaşmak ve anlaşılmak istemiyorum. Onlar benim çok sevdiğim yalnızlığımın bir parçası artık..

Anlatılacak anlamlı hikayelerin ve bir hikayesi olan grupların azaldığı şu günlerde Joy Division didiklenip didiklenip duruluyor. Anlamsız hayatınızı anlamlı hikayelerle süslemeye çalışmayın.Kendini değiştirin, maskeleri atın..Anlatmadan önce anlamaya çalışın.


Ve söz sende Ian;


"To the centre of the city where all roads meet, waiting for you,
To the depths of the ocean where all hopes sank, searching for you,
I was moving through the silence without motion, waiting for you,
In a room with a window in the corner I found truth"

3 yorum:

Ahmet dedi ki...

"joy division kontrolünü kaybetmemek ve kontrollü bir şekilde aklını yitirmek gibidir.."

- delileri seviyor musun?
- ne gibi?
- yani gerçekten sever misin? yoksa iş için mi sadece?
- gerçekten severim.. hayatla başa çıkamıyorlar..
- ben de seviyorum.. baba, sanırım ben de delireceğim..
- neden öyle dedin?
- ben de hayatla başa çıkamıyorum..

Unknown dedi ki...

onları bir daha dinlemeni,,bir daha izlemeni ve en önemlisi şarkı sözlerini bir kez daha okumanı öneririm. Hayatla başa çıkamamaktan çok daha fazlası var..delilik gibi sığ bir terimden de çok daha fazlası..

Ahmet dedi ki...

yazdığın yazıda bahsettiğin şeylerin ne kadar öznel ve kişisel olduğunu düşün.. sonra delilik ve hayatla başa çıkamamak kavramlarının ne kadar öznel kavramlar olduğunu düşün.. sonra da bana bu kavramlar hakkında ve daha da önemlisi joy division'ı nasıl algılamam ve joy division ile nasıl bir ilişki kurmam gerektiği hakkında söylediğin şeyi ve söyleyiş şeklini düşün.. hele bir de bana bunları "Her şeyi onlarda buldum.Kaybetmemek istiyorum. Ama paylaşmak ve anlaşılmak istemiyorum. Onlar benim çok sevdiğim yalnızlığımın bir parçası artık.." dediğin bir yazının altında söylüyorsan bunları, olan şey ne çok mantıklı ne de çok hoş duruyor.. yazdığım diyalog bir filmden alıntıdır.. filmin de, joy division'ın da bende bıraktığı etki çok kişiseldir.. kişisellikler ve öznellikler paylaşılabilir ama dikte edilemez.. daha ötesi, bütünüyle bir başkası tarafından anlaşılmaları da mümkün değildir zaten.. annen sana kibar olmayı öğretmedi mi? :)

2010'da sadece 3 yazı yazmışsın ve şubat ayında bırakmışsın blogu.. umarım devam edersin yazmaya..